Kasım 2016’dan beri Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Birten Demirtaş Özbek’in Dipnot Yayınları’ndan çıkan ‘Bir Fırat Hikayesi: Sonsuza Kadar’ kitabını T24’e yazdı.
Yazıda Birten Demirtaş Özbek’in zor olanı seçerek, oğlunu dünyada tutmayı seçtiğini belirten Demirtaş, “Birten kendini hayata, dünyaya kapatmak, Fırat’ı yitirdiğini ve her şeyin bittiğini kabullenmek yerine, oğlunu yazarak onu dünyada tutmayı yani daha zor olanı seçti. Ve yazmaya başladıktan sonra belki de kendisinin bile öngörmediği noktalara ulaştı. Ben Fırat’ı henüz bebekken görebildim. Annesi, kardeş gibi birlikte büyüdüğümüz kuzenim Birten ve babası sevgili arkadaşım Özgür, ikisi de benim gibi avukat” ifadelerini kullandı.
‘TÜM KAYIPLARIM GİBİ FIRAT’IN DA YASINI TUTAMADIM’
Fırat’ın yasını tutamadığını aktaran Demirtaş, “Ben hapisteyken Fırat büyüdü, hastalığı da. Küçücük kalbi ama kocaman yüreğiyle her şeye rağmen yaşama tutundu. Ailecek devasa bir savaşı yürüttüler hastalığa karşı, cephenin en önünde her daim Fırat vardı. Buradan adım adım izledim o yaşam savaşını. Bir gün fotoğrafını bana gönderdiler, ellerim titreyerek, gözlerim dolu dolu çizdim yeğenimi. Önce teşekkür ve selamını getirdiler bana, sonra en acı haberini. Tüm kayıplarım gibi Fırat’ın da yasını tutamadım. Çok birikti, çıkınca bir gün…” yazdı.
‘BU KİTAP, GÖĞÜS BOŞLUĞUNDA BİR KALP TAŞIYANLAR İÇİN YAZILDI’
Demirtaş sözlerine şöyle devam etti:
“‘Bir Fırat Hikayesi’nde Birten, bizi başka pencerelerden hayata bakmaya davet ediyor. Bu kitapta kişisel bir hikâyenin çok ötesinde, kendi hikâyenizi ya da yanı başınızda yaşanırken görmediğiniz, göremediğiniz milyonların hikâyesini okuyacaksınız.
Yaşadığınız hayattan, bu dünyadan ve bu düzenden memnunsanız bu kitap size göre değil, okuyup da keyfinize limon sıkmayın! Siz cillop gibi ballı hayatlarınızı yaşamaya devam edin! Bu kitap, göğüs boşluğunda bir kalp taşıyanlar için yazıldı. Ve değişime açık olanlar için. Çünkü sevgi, vefa, bağlılık, fedakarlık, yaşam, ölüm, annelik, babalık kavramlarından dayanışma, paylaşma, empati, yas, taziye kavramlarına hatta sistemin işleyişine dair tüm bildikleriniz, ön kabulleriniz değişebilir.
Belki önümüzdeki yıllarda birçok dile çevrilip dünyanın her yerinde hassas kalplere dokunacak bu kitabı keşke herkese okutma imkanım olsaydı.”
‘KEŞKE BÖYLE KİTAPLAR ASKERİ EĞİTİMLERİN YAPILDIĞI HER YERDE OKUTULSA’
Dünyaya kadınların yüreği değse düzenin değişeceğini belirten Demirtaş, “Ve keşke böyle kitaplar askeri eğitimlerin yapıldığı her yerde okutulsa. Çorlu tren katliamında evladını yitiren Mısra Öz gibi anneler tüm askerlere hitaben konuşabilse ya da depremde çocuklarını yitiren anneler, ah bir konuşabilseler… Veya savaşta yavrularını kaybetmiş anneler kışlalarda ‘eğitmen’ olabilse. Bir insanın ölümüyle, bir evladın gidişiyle neler değişiyor şu dünyada, ne fırtınalar kopuyor bir annenin yüreğinde, ah herkes bir anlayabilse. Ordular dağılır mı dersiniz? Annelerin ve daha genel anlamda kadınların eli, yüreği değse şu dünyaya, düzen değişir düzen!” yazdı.
Yaşamı ilmek ilmek ören kadınların tarafında olduğunu aktaran Demirtaş, “Hanginiz hangi taraftasınız bilemem ama ben yaşamı ilmek ilmek ören kadınların, evlatlarını vakitsiz kaybeden tüm annelerin tarafındayım. Şiarımız da belli: Jin, jîyan, azadî! Kadın, yaşam, özgürlük” dedi.
YAZININ TAMAMI
(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)